12 Ocak Medyanın Halleri

12 Ocak Medyanın Halleri

SİYASETTE SON VİRAJDA İZMİR BELİRSİZLİĞİ Belli ki AK Parti Kurum’u aday göstererek kentsel dönüşümü öne çıkararak vatandaştan oy isteyecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul hassasiyeti ve seçim stratejisini buna göre kurgulaması da seçimin epey zorlu geçeceğini gösteriyor. AK Parti 15 Ocak’ta seçim startını vererek, diğer kentlerdeki adaylarını da açıklayacak. İzmir’de ortak adayla seçimlere girecek Cumhur İttifakı; o yüzden adayın kim olacağı merakla bekleniyor. AK Parti İzmir’de dördüncü anketini yaptırıyor. Bugüne kadar anketlerde şu isimler vatandaşa soruldu. Hamza Dağ, Bekir Pakdemirli, Nihat Zeybekci, Selim Gökdemir... Son ankette de üç isim yer alıyor. Hamza Dağ, Necip Nasır ve Selim Gökdemir... Anketlerde öne çıkan isim Hamza Dağ oldu. Hatta Murat Kurum ismi sosyal medyaya sızınca İzmir ile de ilgili Hamza Dağ’ın olacağı kamuoyuna yayıldı. 15 Ocak’ta adayın kim olacağını öğrenmiş olacağız. Bu arada Cumhurbaşkanı’nın Hamza Dağ’ı seçim kampanyasının genelinde özel olarak görevlendireceği şeklinde de bir bilgi var. Ankette sorulan isimleri yazdım. Bir de teşkilatlarda adı geçenler var. İzmir milletvekilleri Ceyda Bölünmez Çankırı ve Mehmet Kasapoğlu... Özetle... AK Parti’nin İzmir adayı bu yazdığım isimlerden biri olacak. CHP’ye gelince... İstanbul ve Ankara belli olmasına rağmen İzmir adayının ilan edilmesi uzayınca kentte tansiyon epeyce yükseldi. Tunç Soyer bundan bir hayli rahatsız ve bunu Genel Merkez’e ilettiği biliniyor. CHP Parti Meclisi İzmir ile ilgili kararını büyük ihtimalle AK Parti’nin adayını gördükten sonra açıklayacak. ‘İSRAİL’E İSTİHBARAT DİLİYLE MESAJ’ Peki, İbrahim Kalın döneminin ipuçlarını alabildik mi? Evet... Kalın, "Belirsizlik Çağında Hibrit Tehditler ve Stratejik Öngörü" çizgisinde ilerleyecek. Teşkilatın, insan kaynağını her açıdan takviye edecek. Ki bu konuda Sn. Cumhurbaşkanı'nın tam desteğini de aldı. Başkan Kalın'ın analizlerini haberlerde zaten okuyacaksınız. Bu nedenle... Genel gözlem ve tespitlerden sonra dört arka plan bilgisini sorumluluk sınırları içinde paylaşarak bitirelim. 1- İsrail istihbarat teşkilatı MOSSAD'ın Türkiye'de çökertilen casusluk ağının yanında komşu ülkelerle bağlantılı versiyonlarına da bir dizi operasyon yapılmış ve istihbarat diliyle net mesaj verilmiş durumda. 2- ABD, Gazze için Hamas'sız yönetim arayışında. Ama bu önerisi reel politiğe uymuyor. Daha da önemlisi İsrail istihbaratı Hamas'ın ikna edilmesi için Ankara'nın desteğini arıyor. Ve nihayet Hamas üzerindeki İran ağırlığı azalırken gerek İsrail'de gerekse Filistin'de bugünkü yönetimlerin iş başında kalamayacağı öngörülüyor. 3- F16 paketi konusunda ABD ile eşgüdüm çabası sürüyor. Buna göre, İsveç'in NATO'ya katılım protokolü TBMM'de onaylandıktan sonra ABD Dışişleri Bakanlığı F16 satışına ilişkin yazıyı Kongre'ye gönderecek. ABD Başkanı Biden'ın "onay isteyen" mektubunun da Kongre'ye ulaşmasının ardından ABD sistemi gereği 15 günlük "sessizlik süreci" işleyecek. Yani, bir itiraz gelmezse satışla ilgili siyasi engel kalkmış olacak. 4- Türkiye'nin diplomatik, askeri ve istihbari sahadaki kazanımları muhtelif ülkelerin konforunu bozabiliyor. Bu ülkeler de Türk halkının sinir uçlarına basan faaliyetlerde bulunabiliyor. Nitekim Anıtkabir'deki şeriat çağrısı, Hilafet bayrağı iddiasıyla tırmandırılan gerilim ve Fatih Camii imamının bıçaklanması hadisesi arasında illiyet bağı bulunduğu düşünülüyor! KONUŞMAK MI KONUŞMAMAK MI? Serkan Fıçıcı üç ay önce "görme, gösterme, engelle" şeklinde bir tweet attı. O gün bugündür ısrarla söylüyor, ekranlarda dile getiriyor, tweetler atıp ikaz ediyor. "Ekrem İmamoğlu'nun sürekli eleştirilmesi ve gündem yapılması, icraatlarının yahut icraatsızlığının dile getirilmesi İmamoğlu'nun reklamıdır" diyor. Hakikaten eleştirildiği programlara dahi baktığınızda, ekranda dönüp duran DSF'lerde sürekli Ekrem İmamoğlu'nun var olduğunu görüyorsunuz. Metroya biniyorsunuz o, bir belediye sosyal tesisine gidiyorsunuz ekranda o, sokakta yürüyorsunuz billboardlarda o; hatta eskilerin imamın kayığı dediği cenaze hizmetleri dahi İmamoğlu'nun kayığı olmuş, cenaze nakil aracının arkasında dahi o... Müspet menfi sürekli reklamı yapılıyor İmamoğlu'nun. Ondan sonra herkes kızıyor "bu ne kibir?" diye... Tenkit edeyim derken önemli hissettirme yarışına girmiş durumda İmamoğlu'nun karşıtları. Evet İmamoğlu'nun karşıtları zira politik varlığını dahi İmamoğlu ismi üzerinden tanımlayacağımız derecede İmamoğlu gündemlerinde. Ben de memnun değilim, beni de rahatsız ediyor kibirli tavırları velakin sözümü tutacağım, adını anmayacağım. Reklamını yapmayacağım. EPSTEİN SAPKINLIĞI Amerika’da kız çocuklarına yönelik cinsel istismar, pedofili ve fuhuş ağı oluşturmaktan hapisteyken ölü bulunan milyarder Jeffrey Epstein’ın davasından saçılan pislikler gündemi sarstı. Gazze’de öldürülen çocuklar yine ikinci planda kaldı evet, ancak zihnimizi esir eden soruların yanıtlarını bulacağımız sapkın düşüncelerin perdesi de aralanmış oldu. Dünyayı yöneten egemenlerin, siyasetçilerin ve de toplumlara yön veren sektörler ile ünlülerin merkezinde olduğu pedofili sapkınlığı, “nasıl olur da çocukları pis emellerine alet ederler” dedirtiyor. Herkes şokta! ‘Çağdaş Batı’nın, seküler hayatların ve ultra zenginlerin yaşayış tarzının iflas etmesi ile bazı kesimlerin yüzleşmek hiç de kolay olmayacak. Gazze’de üç ayda 10 bin çocuğun öldürülmesine sessiz kalan yaşam biçimini inşa eden insanlar ve devletler; Batı’da da nesilleri, pedofili sapkınlığı ve de LGBT lobileri eliyle soykırıma uğratıyorlar. Sessiz soykırım! Günümüzde katı ideolojik örgütlerin de önüne geçen LGBT hareketlerinin, eşcinselliği, ‘bireysel masum tercihler’ savunmasıyla teşvik etmesinin arkasında yatan gerçekler artık konuşulmalı. “Eşcinsel olmasalar da” eşcinselliği baş tacı edenler, Epstein skandalı ile ortaya saçılan pedofili sapkınlıklarıyla dehşete düştüler mi bilmiyorum? Onlara kalsa LGBT ile pedofilinin hiç alakası yoktu. Lakin "LGBT’yi savunayım" derken, insanlığı ‘aşağının da aşağısı’ mertebesine indirmenin öncüleri oldukları apaçık ortada. İDEAL BELEDİYE Prof. Ferlâl Örs ve Mehmet Şakir Örs, Cumhuriyet’te “Toplumsal Belediyecilik” konusunu yazmışlar. İdeal belediyecilik nasıl mı olmalı? Anlatıyorlar: - ”Belediye hizmeti insan odaklı olmalıdır. - Yurttaş ve kentli, asla “müşteri” olarak görülmemelidir. - Böyle hareket eden belediyeler halka adaletli ve hakça hizmet götürmeyi kendilerine öncül görev olarak görürler. Asla savurganlık yapmazlar. Gösteriş harcamalarından kaçınırlar. - Toplumcu belediyecilik anlayışı, kamunun, halkın, kentlinin çıkarlarını her şeyin üzerinde görür, üretken, verimli hizmet programları hazırlar ve kent planlamaları yapar. - Doğayı ve çevreyi korur. - Kentlerin tarihine ve kültürel değerlerine sahip çıkar. - Saydamlığı temel ilke edinir. Böylesi bir anlayışla yönetilen belediyelerde, imar uygulamaları başta olmak üzere tüm akçeli çalışmalar, ihaleler ve satın almalar saydamdır ve başta kentlinin denetimi olmak üzere, her türlü denetime açıktır.”

İletişim

iletisim@erkanhaberajansi.com

Sosyal Medya

2024 - © - erkanhaberajansi.com