Haber Kanalı: birgun

Anasayfa
Amedspor maçında sahaya sis bombası atıldı ... Devamını Oku

TFF 2. Lig’in 20. haftasında Denizlispor kendi sahasında konuk ettiği Amedspor karşılaşmasında taraftarlar maç başladıktan maça saatler kala stada geldi. Maça etkili başlayan Amedspor, 24’üncü dakikada Berk İsmail Ünsal’ın attığı golle 1-0 öne geçti. Gelen golle Denizlispor taraftarları gergin anlar yaşatmaya başladı. Amedspor oyuncularına su dolu bardakları fırlatan taraftarlardan biri de sahaya sis bombası attı. Maçta polisin gözaltı girişimi tansiyonu yükseltirken taraftarlar arasında çıkan arbedede ise 1 kişi gözaltına alındı. Sahadaki sis bombalarını futbolcular saha kenarına atarak maça devam etti. Denizlispor, Amedspor karşılaşması ise 1-1 beraberlikle sonuçlandı. ... Devamını Oku

Japonya depremzedeler için 690 milyon dolar tahsis edecek ... Devamını Oku

Japonya, batıdaki İşikava eyaletindeki depremlerden etkilenenlere yönelik 2023 mali yılı bütçesinden 100 milyar yen (690 milyon dolar) tahsis edecek. Japonya Başbakanı Kişida Fumio, ocak ayı başında çok sayıda depremin meydana geldiği İşikava'daki depremzedeleri ziyaret etti. İşikava üzerinde helikopterle dolaşan Kişida, depremlerin büyük hasar verdiği Noto Yarımadası'ndaki Suzu ve Wajima kentlerinde tahliye merkezlerini de gezdi Yerel yetkililer görüşmede, Japon Başbakan'a, depremzedelerin otellere yerleşmeye isteksiz olduğunu ve bölgeye acil geçici konut ihtiyacı olduğunu bildirdi. Kişida, hükümetin, depremzedelerin hayat şartlarının iyileştirilmesi için bölgedeki kentlere geçici konutlar kurulması dahil tüm çabayı sarf edeceğini söyledi. Japon Başbakan, hükümetin, depremzedelere yönelik 2023 mali yılı bütçesi rezerv fonundan 100 milyar yen (690 milyon dolar) tahsis edeceğini bildirdi. Kişida, bölgedeki arama kurtarma ve malzeme tedariki faaliyetlerine katılan Öz Savunma Kuvvetleri (SDF), itfaiye ve emniyet personeline teşekkür etti. Rezerv fondan ayrılacak finansmanın geçici konut inşası, altyapı onarımı, atık dönüşümü, balıkçılık ve tarım dahil çeşitli projelerde kullanılması planlanıyor. CAN KAYBI 221'E YÜKSELDİ İşikava Eyalet Valiliğinden yapılan açıklamada, ocak ayının ilk haftasında ülkenin batısındaki İşikava eyaleti ve bu bölgedeki Noto Yarımadası kıyısında meydana gelen depremlerde ölenlerin sayısının 221'e yükseldiği bildirildi. Açıklamada 12 bin 443 binanın hasar gördüğü, 19 bini aşkın kişinin tahliye noktalarında konakladığı, altyapı hasarı nedeniyle 55 bin 500 hanede su kesintisi yaşandığı belirtildi. Bölge genelinde depremlerde yaralanan 1015 kişinin tedavi gördüğü kaydedilen açıklamada, kendisinden haber alınamayan 24 kişiyi arama çalışmalarının sürdüğü bilgisi paylaşıldı. Japonya Meteoroloji Ajansına (JMA) göre, 1-5 Ocak'ta İşikava'nın Noto Yarımadası ve açıklarında büyüklükleri 5 ile 7 arasında değişen çok sayıda deprem meydana gelmişti. ... Devamını Oku

Menzil’in bilinmeyenleri ... Devamını Oku

Gazeteci İsmail Arı, ikinci kitabı Menzil’in Kasası ile beraber son yılların en tartışmalı tarikat yapılanmasına mercek tutuyor. Arı, Menzil’e dair birçok bilinmeyen unsuru gün yüzüne çıkarırken, söz konusu tarikatta uzun yıllar boyunca yöneticilik yapmış bir ismin tanıklıklarına da yer veriyor. Küçük bir tarikat iken büyük bir holdinge dönüşen Menzil’in hikâyesi, 15 Temmuz 2016’ya giden süreci akıllara getiriyor. Arı ile son kitabı ışığında tarikatın geldiği noktayı konuştuk… Menzil’in köklerinden başlayalım istiyorum. Menzil ailesi nasıl filizleniyor? Nasıl bu tarikat kuruluyor? Menzil’i yöneten aile, önce Bilvanis’te bulunuyordu. 1970’li yıllarda Kahta ilçesine yerleştiler. Kahta’da bulunan Durak köyünü satın aldılar. Daha sonra adını Menzil olarak değiştirdiler. 1990’lı yılların ortalarına kadar bürokraside veya devlet kadrolarında etkili olamayan, özellikle bölgedeki köylerden gelen düşük eğitim seviyesine sahip insanların tercih ettiği bir tarikat gibi görünüyor. Çünkü Menzil’in İslam anlayışı, birçok kişi tarafından sorgulanan bir tarzda yapılandırılmış. Tövbe seansları gibi İslam’da yer bulmayan ritüelleri olduğunu belirtiyorlar. Özellikle 1990’ların ortalarından itibaren bürokraside örgütlenmeye ve ticarete büyük önem verdiler. AKP ile birlikte 2000’lerden sonra büyük bir atılım yaparak devlet kadrolarında etkili oldular. Kamu kurumları, TSK, emniyet gibi birçok alanda örgütlendiler ve yeni şirketlerle ticari faaliyetlerde bulunarak büyük bir sermaye biriktirdiler. Menzil’in şeyhi Abdülbaki Erol’un geçen yılki ölümü nasıl bir etki yarattı? Şeyhin ölmesiyle Menzil’de eşbaşkanlık sistemi uygulanıyor. Ancak kardeşler arasında anlaşmazlık var ve bu dernekler, vakıflar ve şirketler arasında kavgaya dönüşmüş durumda. Görünüşe göre kavga daha da büyüyecek, hatta bazı yerlerde tekmeli yumruklu kavgaların yaşandığı iddia ediliyor. Sağlık Bakanlığı’nda etkili oldukları uzun yıllardır biliniyordu. Kitabın vesilesiyle Narkotik Şube’de de çok etkili olduklarını öğreniyoruz. Menzil’in bunlardan başka hangi alanlarda güçlü? Özellikle son yıllarda TSK’da güçlendikleri ortaya çıktı. Jandarma içinde de güçlendikleri ifade ediliyor. Emniyet içinde de birçok polis memurunun olduğu belirtiliyor. Eski Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın ve Eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cemaat mensubu olduğu biliniyor. Üniversitelerde hızla örgütlenmeye başladıkları ifade ediliyor. Fethullahçılarla benzer bir yürüyüşe tanığız. Kitapta, uzun yıllar Menzil içinde bulunmuş bir kaynakla yaptığın söyleşi de yer alıyor. Gazeteci olarak bu kişiyle ilişkin nasıl başladı? Menzil’i dolaylı yoldan bir süredir takip ediyordum. Kızılay’ı takip ederken, orada bazı satın alımların Menzil’e bağlı şirketler tarafından gerçekleştirildiğini öğrendim. Kızılay’a dair araştırma yaparken, Menzil’e dair kitaptaki anlatılara kaynaklık eden kişiyi buldum. Bu kişi, cemaatin içinde uzun yıllardır bulunmuş bir isim. Cemaatin para trafiğini, bürokratlar ve siyasilerle kurduğu ilişkileri biliyor. Çocukluğundan beri Elhüseyni ailesine yakın. “Menzil’in Kasası” da o kişi aslında… Menzil’de modern köleliğe benzer bir durumla karşı karşıya mıyız? Menzil tarikatında şeyhler lüks bir yaşam sürerken, tarikat üyeleri farklı şehirlerden gelip sevap kazanmak için çalışıyor. “Hizmet” adı altında yapılan çalışmalar, aslında tarikatın finansal kaynaklarını artırmak ve şeyhlerin konforunu sağlamak amacını taşıyor. Menzil köyüne gitmek isteyenler, adım attıkları anda şeyhlerin ailesine para kazandırmaya başlıyor. Otobüs biletleri, dinlenme tesisleri, restoranlar, kafeler, hediyelik eşya satan dükkânlar Menzil’i yöneten aileye ait. Polis ve askerlerin yıllık izinlerinin bir kısmını Menzil’de hizmet adı altında geçirdiği ve şeyhleri koruduğu da ifade ediliyor. Jandarma komutanlarının da Menzil köyüne gidip geldikleri, cemaat mensuplarıyla rahat bir şekilde ilişki kurdukları biliniyor. Kitapta, Cumhurbaşkanlığı koruma ekibinde bulunan birçok kişinin de Menzil tarikatından olduğunu yazıyorsun… Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, Fethullahçılar tarafından benzer şekilde gerçekleştirilen bir saldırının, benzer bir bağlılık ve itaat kültürüne sahip olan Menzil cemaatinde de gerçekleşebileceği belirtiliyor. Menzil mensubu kaynağım, Cumhurbaşkanlığı koruma ekibindeki cemaat mensuplarının, cemaat şeyhlerinin talimatlarına sorgusuz sualsiz uymaya eğilimli olduklarını ifade ediyor ve bu durumun ciddi bir tehlike oluşturabileceğini söylüyor. Ancak, bu konuda daha fazla detay vermemesi ve konunun hassasiyeti nedeniyle bu bilgilerin kamuoyu ile paylaşılmasının riskli olabileceğini belirtiyor. AKP’li İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Menzil’e yakın bir isim mi? Menzil, bürokratları şu şekilde ayırıyor: bir tarafta sofi olanlar, diğer tarafta ise tarikatın isteğini kırmayanlar. Bizim kaynaklarımıza göre, Ali Yerlikaya Menzil’i kırmayan bir isim. “Ali Yerlikaya bizim isteğimizi geri çevirmez” diyorlar. Kitabı ithaf ettiğin iki çocuğun ölümüyle ilgili davanın üstü nasıl kapatılıyor? Abdulbaki Dakak, Selin ve Mehmet adlı üç küçük kardeş, Konya’daki Menzil tarikatının bir çiftliğinde yaşamını yitiriyor. Bu trajik olay, çocukların babası tarafından önceden uyarılmasına rağmen, çiftlikte bulunan tehlikeli bir yem karma makinesine kapılarak gerçekleşiyor. Cemaatin mensupları, babanın uyarılarına dikkat etmeyerek çocukların hayatını kaybetmelerine neden oluyor. Olayın ardından, Menzil cemaatinin müritleri, okuma yazma bilmeyen anne ve babaya bir belge imzalatarak kan parası adı altında bir miktar para ödüyor. Kusurlu olmalarına rağmen hiçbir Menzilci hapis cezası almıyor. Bu çiftliklerdeki olayların, kamuoyuna yansıtılmamak ve soruşturulmamak için çeşitli yöntemlerle örtbas edildiği iddia ediliyor. ... Devamını Oku

Çarklar duracak, MESS diz çökecek ... Devamını Oku

Dilan ESEN Metal işçileri, sektördeki en büyük grevlerden birine hazırlanıyor. Yaklaşık 163 bin kişiyi ilgilendiren metal sektörü 2023-2025 Dönemi MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamamasının ardından Birleşik Metal-İş Sendikası, 19 Ocak’ta grev uygulamasına başlayacağını açıkladı. Birleşik Metal-İş üyesi işçiler, 19 Ocak’ta 9 işletmeye bağlı 26 fabrikada, 23 Ocak’ta 3 işletmeye bağlı 6 fabrikada, 24 Ocak’ta 3 işletmeye bağlı 5 fabrikada greve başlayacak. İşverenler kârına kâr katarken kendilerinin yoksulluğa mahkûm edilmesine tepki gösteren işçiler, ülkenin dört bir yanında grev ateşini yakacak. Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Özkan Atar, genel yönetim kurulu üyeleri ve metal işçilerinin katılımıyla dün düzenlenen basın toplantısında grev kararının ayrıntılarını açıklarken işçiler, “Çarklar duracak elimizde MESS dize gelecek önümüzde” sloganı attı. Geçmişte getirilen grev yasaklarından MESS üyesi işyerlerinin patronlarının kârına kadar pek çok konuya değinen Atar, “Gelinen süreç bıçağı kemiğe dayandı, hatta kemiği kesmeye başladı ve daha fazla dayanacak gücümüz kalmadı” dedi. YASAKLAR İŞLEMEZ AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından daha önce verilmiş grev ‘yasaklarını’ hatırlatan Atar, “Binlerce işçinin grev iradesi iktidar tarafından çiğnendi ve grev erteleme adı altında yasaklandı. Binlerce işçinin grev silahı ellerinden alındı. Metal işçileri, her şart ve koşul altında grev hakkına sahip çıkacak ve bunu uygulamadan bir an olsun geri durmayacaktır. 19 Ocak sonrası, yurdun dört bir yanında metal işçilerinin haklı haykırışına tanık olacaksınız” diye konuştu. Bunun özel sektörde en fazla işçiyi kapsayan ve başka sektörler için de sonuç yaratan bir sözleşme olduğunu ifade eden Atar, şunları dile getirdi: “Halen görüşmelerini bireysel olarak sürdürdüğümüz 26 işletmedeki toplu sözleşmede de işverenler, bu sözleşmeyi bekliyor. Doğrudan ya da dolaylı olarak on binlerce işçi ve ailesinin gözü burada. Sözleşmemizin başlangıç ayı olan 1 Eylül itibariyle ortalama bir metal işçisinin 4 ikramiye dahil aylık ücreti, 14 bin 500 lira düzeyindedir. Yeni asgari ücret artışı sonucunda, 10 yıllık, 20 yıllık işçiler bile asgari ücret seviyesinde bir ücret alır durumda. İstediğimiz zam oranı, ilk 6 aylık dönem için yüzde 140,5. Teklif ettiğimiz bu zam oranı ile ortalama bir metal işçisinin ikramiye dahil net ücreti 35 bin 730 TL olacak. Sosyal haklarımız ise tümüyle göstermelik ve gerçekten oldukça uzak rakamlar haline geldi. Sosyal haklara yüzde 450 oranında artış teklif ettik. Metal işçileri, hiçbir dönem bu düzeyde bir reel ücret kaybı ile bu düzeyde bir yoksullukla karşı karşıya kalmamıştı. Gelinen süreç bıçağı kemiğe dayadı, hatta kemiği kesmeye başladı ve daha fazla dayanacak gücümüz kalmadı.” İŞÇİ YOKSUL, PATRON KÂRDA İşçiler yoksulluk çekerken işverenlerin ise kârına kâr kattığını ifade eden Atar, şunları dile getirdi: “Sözleşme kapsamındaki, otomotiv ana ve yan sanayide yer alan şirketlerde on binlerce işçi çalışıyor. Otomotiv sektöründe üretim rekorları kırılıyor. Bir önceki yıla göre 2022 yılı net kâr oranları şöyle: • Otomotiv: Yüzde 121,5 • Dayanıklı tüketim maddeleri: Yüzde 52,4 • Makine ekipmanları: Yüzde 146,5 • Elektrikli malzemeler: Yüzde 158,7.” Atar, sendikanın örgütlü olduğu bazı fabrikaların 2022’deki kâr oranlarını da paylaştı: • Anadolu Isuzu: Yüzde 192 • Sarkuysan Elektrolitik: Yüzde 104,1 • Makina Takım: Yüzde 179,6 • Türk Prysmian Kablo: Yüzde 366,5 İşverenlerin, işçilerin haklı taleplerine kulaklarını tıkadığının altını çizen Atar, şunları ifade etti: “Metal işçilerine düşen görev, haklarına, taleplerine ve geleceğine sahip çıkmaktır. Metal işçileri, bu esarete ve yoksulluğa boyun eğmeyecektir. Bizlere sefaleti reva gören, yoksulluğu dayatan toplu sözleşme sürecini ilk olarak 2011 yılındaki grevlerimizle yıktık. Bu tür dayatmalara boyun eğmeyeceğimizi 2015 grevlerimizde ve sonraki dönemlerde de gösterdik ve göstermeye de devam ettik. Ancak, aynı yaklaşımın sürdürülmek istendiğini görüyoruz. Şimdi bir kez daha belirtiyorum. Sermayenin dayatmalara asla teslim olmayacağız, asla boyun eğmeyeceğiz. Kavgamız yeni başlıyor. Artık süreç grev aşamasında. Şimdi grev kararlarını alma ve en güçlü biçimde hayata geçirme dönemi. 34 işletmeye bağlı 63 fabrika/işyeri içerisinde ilk olarak 15 işletmeden 37 fabrikada greve çıkıyoruz. Bu grevlere 7 bin metal işçisi katılacak. Yurdun dört bir yanı grev ateşlerine tanık olacak. 2024 yılı metal işçilerinin yılı olacaktır ve bunu hiçbir güç engelleyemeyecektir. Bu mücadele, yalnızca Birleşik Metal-İş Sendikası üyelerinin mücadelesi değildir. Bu mücadele, sendika ayrımı gözetmeden, tüm metal işçilerinin ortak mücadelesi olmak durumundadır. Buradan ayrımsız tüm metal işçilerini birlikte mücadeleye çağırıyorum. Hiç kimsenin kaygısı ve kuşkusu olmasın, metal işçisi kazanacak." *** Eylemse eylem, grevse grev GREV kararını açıklayan Türk Metal Sendikası ise MESS sözleşmesi kapsamına giren bütün işyerlerinde vardiya giriş çıkışlarında eylem yaptı. Türk Metal, henüz grev tarihi açıklamazken açıklamalarda şöyle denildi: “Artık sıra bize geldi. Ey MESS, sizin yüzde 60’lık zam teklifiniz bizim taleplerimizin yanından bile geçmiyor. Biz ölümüne çalışırken, ölümüne üretirken, siz bizi ölüme mahkûm etmek istiyorsunuz. Ne sendikamız, ne de biz buna asla müsaade etmeyeceğiz. Türkiye’de yaşanan ve bütün emekçilerin üzerinden silindir gibi geçen enflasyon karşısında, bize önerdiğiniz açlık ücretiyle de yetinmiyorsunuz. Bir de kazanılmış haklarımıza göz dikiyorsunuz. Bakın, buradan bir kez daha sesleniyoruz. Ne o masadaki alın terimizin karşılığından ne tamamlayıcı sağlık sigortamızdan, ne de ikramiyelerimizden vazgeçeriz. Üretimden gelen gücümüzü kullanmak bizim en doğal hakkımız. Eylemse eylem… Grevse grev…” *** İlk etap 7 bin emekçi çıkıyor 19 Ocak’ta ilk olarak 7 bin işçi greve gidecek. Sözkonusu fabrikalar şöyle: • Çelsantaş Çelik Mamülleri A.Ş./Karabük • Lındsay Sulama ve Altyapı San. A.Ş./Tekirdağ • Sanel Sanayi Elektroniği İmalat ve Tic. A.Ş./Tuzla • Sarkuysan Elektrolitik Bakır A.Ş/Kocaeli • Sıo Automotıve Taşıt Yedek Parça A.Ş./Tekirdağ • Totomak Makina Ve Yedek Parça A.Ş./İzmir • Yücel Boru Ve Profil Endüstrisi A.Ş./Kocaeli • Zf Lemförder AKS Modülleri A.Ş./İzmir • Zf Sachs Süspansiyon Sistemleri A.Ş./Kocaeli ... Devamını Oku

Almanya'ya net göç 2022'de rekor kırdı ... Devamını Oku

Almanya Federal Göç ve Mülteciler Dairesi tarafından yapılan açıklamaya göre, 2022'de yaklaşık 2 milyon 700 bin kişi ülkeye göç ederken, 1 milyon 200 bin civarında kişi ülkeyi terk etti. Ülkeye net göç 2022'de yaklaşık 1 milyon 500 bin olarak kaydedilirken bu sayı, 2021'e göre 4 kattan fazla artış anlamına geldi. Göç, Ukrayna'daki savaşın da etkisiyle, kayıtların tutulmaya başlandığı 1950'den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Almanya'ya göç edenler arasında en büyük grubu yüzde 41 ile Ukrayna'dan, yüzde 8 ile Romanya'dan, yüzde 4 ile Polonya'dan ve yüzde 3 ile Türkiye'den gelenler oluşturdu. 2022'de, 81 bin 108 Türk vatandaşının Almanya'ya geldiği, 31 bin 804 Türk vatandaşının ise ülkeyi terk ettiği aktarılan açıklamada, bunun sonucu Türkiye'den net göçün 49 bin 304 olduğu ifade edildi. ... Devamını Oku

İletişim

iletisim@erkanhaberajansi.com

Sosyal Medya

2024 - © - erkanhaberajansi.com